TOPLUM KISKACINDA KADIN
Tarih: 10.02.2016 | Okunma Sayısı: 1556

TOPLUM KISKACINDA KADIN

 

Kadınlara yönelik etkili ve kararlı sosyal politikaların olmayışı; kadınları sosyal yaşama dair abluka altına almakta, onları özellikle aile içi bağımlı ve ikincil konuma koymaktadır. Aile kurumunun önemini ayrık tutmak gerekirse, kurumun kutsallığına yapılan vurgular, kadının boşanma karşısında aldığı tehditler, boşanan kadınlara karşı toplumsal önyargı ve bu önyargı neticesinde karşı karşıya kaldığı sorunlar, sığınma evlerindeki eksiklikler kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için konulan hedeflere ulaşma konusunda başarısızlıklara yol açmaktadır. Aile içi şiddete maruz kalan kadın Medeni Kanun uyarınca boşanma talep edebilir. Bu şekilde yaşanacak ömür boyu şiddetin önüne de geçilebilir. Ancak çoğu zaman boşanma neticesinde yaşanan şiddet olayları, hayatını devam ettirecek ekonomik özgürlüğe sahip olmaması, aileye bağlı konumu nedeniyle iş bulma güçlükleri ve dahi düzensiz nafaka ödemeleri onları sınırlamakta öngörülen sistem içinde erimelerine neden olmaktadır. Günümüzde halen toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın her alanında kendini hissettirmektedir. Sistemdeki bu tıkanıklar nedeniyle eşlerinden, sevgililerinden, eski eşlerinden, akrabalarından şiddet görmekte olan kadınlar bunun sonucunda öldürülmekte yada kendilerine şiddet uygulayan bu kimseleri öldürerek suçun faili olmaktadırlar.

 

 Kadına yönelik şiddete ilişkin ulusal ve uluslararası birçok hukuki metin bulunmaktadır. Devletin altına imza atarak pozitif yükümlülük altına girdiği bu son derece önemli olan konuyla ilgili daha somut sonuçlar ortaya koyması gerekmektedir. Uzun yıllar her türlü şiddete maruz kalan fail kadınlar ABD’de “şiddete uğramış kadın sendromu” doktrini uyarınca meşru müdafaa çerçevesinde yargılanmakta iken, ülkemizde tipik öldürme suçundan yargılanmaktadırlar. Buna karşılık kadın cinayeti faili erkekler mahkemede ki sözde saygın tutumları nedeniyle olağandışı indirimler almaktadırlar. Her olay kendine özgü olmakla birlikte, artık eşlerini öldürmeyi düşünen erkeklerin araştırma yaparak ne kadar indirim alabileceğine baktıktan sonra cinayeti işlemeye karar verdiği görülüyor. Tartışma sırasında kadının söylediği her söz erkeklik gururu adı altında tahrik sebebi sayılıyor. Ticari hayatlarında vergi kaçırabilen, dolandırıcılık, belgede sahtecilik yapabilen, borcunu ödememek için yalan söyleyen, mahkemelerde yalan yere yemin edip tanıklık yapabilen erkeklerin onur ve haysiyetleri sadece eşlerine gelince zedeleniyor. Buna karşılık kadına yapılan hakaretler olağanlaştırılıp kadınlık onur ve gururu hiçe sayılıyor.

 

Yaşadığı coğrafyanın insanın kaderini belirlediği su götürmez bir gerçektir. Ancak maalesef kadınlar her coğrafyada mücadele etmekte, toplumda özgür birer birey olma yolunda uğraş vermektedirler. Dünyanın birçok yerinde yapılan şiddet haberlerinde kadının şiddete kendinin sebep olduğundan bahsediliyor. Yine kadına yönelik şiddet konusu hala özel hayat meselesi olarak algılanıyor ve devlet bu konuya müdahil olmak istemiyor. Ancak kadına yönelik şiddet sadece kadının sorunu olmayıp, toplum sağlığını da büyük ölçüde etkilemektedir. Bunun çözümü için daha güçlü devlet politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Toplum olarak algımızı değiştirmek, bilinçlenmek ve mücadele etmek, kadının toplumda ki yerini ve önemi unutmamak, hukuk kuralları içinde saygılı, önyargılardan uzak yaşamak ve vicdanımızın süzgecinden geçirmeden benimsememek gerekmektedir.

 

 Av.Derya ASLAN 
21.11.2024
AV. MUSTAFA DENİZ
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.