MAHKEMELERDE ANA DİLDE SAVUNMA
Ülkemizde KCK davası olarak bilinen davalarda, sanıkların Türkçe bilmelerine rağmen, ana dilde savunma talepleri ile ayrıca açlık grevi adı altında yapılan şovlardaki taleplerden biri olan bu istek, TBMM’ ne sunulan kanun tasarısı ile kısmen kabul edilecektir.
Bu değişikliğe göre sanık, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmesine rağmen, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde, iddianame okunduktan sonra ve son savunmada olmak üzere toplamda iki sefer savunma yapabilecektir. Ayrıca bu kişiler, kendi tercümanlarını kendileri getirecekler ve yine tercümanın parasını kendileri ödeyeceklerdir.
Yasalarımızda mevcut düzenlemelere göre, yargılanan sanık Türkçe bilmiyosa Ceza Muhakemesi Yasasının 202 ve 324/5. Maddesine göre kendisine ücretsiz, yeminli bir tercüman tarafından hukuki yardım zaten yapılmaktadır. Mevcut yasamız İnsan Hakları Avrupa sözleşmesinin 6. Maddesindeki adil yargılanma haklarını fazlasıyla zaten karşılamaktadır.
Tasarının kanunlaşması durumunda, Ana dilde savunma, sadece mahkemedeki duruşmalarda ve iki sefer için kabul edilmektedir. Peki Sanık ilk ifadesi olan polis ve savcılık aşamalarında ne yapacaktır? Buna ilişkin bir düzenleme yoktur. Sanık, hakkındaki suçlamalara yönelik yakalandıktan sonra ilk vereceği polis ve savcılık ifadelerinde de ana dilde ifade vermek isterse ne olacaktır? Elbette bu günkü sorunun en başa döneceği muhakkaktır.
Mevcut ceza usul yasalarına göre tercümanlar, bilirkişilerin hukuki statüsüne sahiptir. Mahkemelerin önceden belirlediği yeminli kişilerdir. Tasarıya göre ise sanıklar kendi tercümanlarını getirecek ve parasını kendileri vereceklerdir. Her şeyden önce Avukatlık kanununa göre mahkemelerde sadece avukatlar hukuki yardım verebilir. Tasarının bu bölümü Avukatlık kanununa aykırıdır. Yine sanık tarafından mahkemeye getirilen Tercümanın güvenilirliği –Yasal Bilirkişi sıfatı olmadığı için- nasıl sağlanacaktır.
Ülkemizde Ana dilde savunma istemi daha önce de Mehdi ZANA davasında yapılmış, talebi reddedilmiş ve bu kişi Ülkemizi AİHM‘ e şikayet etmiş ve bu mahkeme bu kişinin talebini ‘ kişi resmi dil olan Türkçeyi bildiğinden bu durumun Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine aykırı olmadığı‘ gerekçesi ile reddetmiştir. Kısacası bu konuya ilişkin mevcut yasalarımız AİHM tarafından sözleşmeye uygun bulunmuştur.
Sonuç Olarak; Savunma hakkı kutsaldır. Bu konuya ilişkin temel sorun şudur; Sanık, Hakkındaki iddiaları anlayabiliyor ve anladığı iddialara karşı kendini anlatabilecek savunma yapabiliyorsa ortada sorun yoktur. Bunun tam tersi bir durum varsa, Devlet zaten kendisine ücretsiz tercüman vermektedir. Bunun dışındaki durumlarda ‘Ben Türkçe biliyorum ama parasıyla değil mi, paramla tercüman getirir farklı dilde savunma yaparım’ demek, tabiri caiz ise resmi dil konusunda Sarı Öküzü kaptırmak demektir. Saygılarımla. 15 Kasım 2012
ÇANKIRI BAROSU BAŞKANI Av. ERKAN KÖROĞLU